logo

sosyal medya kafe başlık resmi ekleme

Cuma

Kanla Beslenenlerin Eli Kanlı Dediği Padişah; Abdülhamid Han



FİLİSTİN'İ SATIN ALMAK İSTEDİLER

Sultân Abdülhamid devrinin gailelerinden biri de o sıralarda filizlenmeye başlayan Yahudi meselesidir. 1982 yılında İsviçre'nin Basel şehrinde 'ilk siyonist kongresini' toplamış olan Theodor Herzl, daha önce yazdığı "Yahudi Devleti" isimli kitabıyla dünya yahudilerinin Filistin'de yeniden toplanmaları gerektiği yolunda teşebbüse geçmiş ve bu gaye için o gün dünyanın en büyük zengini olan yahudi Roçilt ailesinin desteğini sağlamıştı. Onun namına iki kere Türkiye'ye gelen ve Yahudilerin Filistin'e avdet edip orada ikamet eylemeleri mukabilinde Osmanlı Devleti'nin dış borçlarını ödemek teklifini Roçilt namına Sultan Abdülhamid'e arzetmiş olan Herzl'in, onun çelik gibi sert iradesine çarparak redde mahkum olması sebebiyle, yahudiler tarafından bütün dünyada o büyük hükümdar için bir karalama kampanyası başlatılmıştır.Bu kampanya sebebiyledir ki, otuz üç senelik saltanatı boyunca hiç kimsenin burnunu kanatmamış, ancak ana ve babasını öldürmüş olan bir cani dışında normal mahkemelerce verilen idam cezalarını bile tenfiz ettirmemiş, kendisine suikast yapan bir haremağasını ve hatta ermeni Jorris'i dahi affetmiş bulunan Sultan Abdülhamid Han için haksız ve mesnetsiz bir surette 'Kızıl Sultan' lakabı, meşhur ve harcialem bir hale getirilmiştir. Yahudilerin icad edip ermenilere armağan ettikleri bu iftira, böyle ecnebi kimselerden ziyade vatanın o gün bugündür bir çok talihsiz Türk asıllı nesilleri arasında da revaç bulmuştur.Filistin'e göç edip yerleşmek gibi ilk nazarda masumane görünen arzularının Sultan Abdülhamid tarafından mutlak bir surette redde mahkum olduğunu gören yahudiler, o mübarek şahsiyeti bertaraf etmedikçe emellerine ulaşamayacaklarını anlamakta gecikmediler. Bundan dolayıdır ki, önce İstanbul'da ve sonra da yahudi muhiti Selanik'te temerküz eden İttihat ve Terakki cemiyetini kurdurarak vatanın bir kısım bedbaht evlatlarını bir propaganda sisinde boğdular.Tehlikeyi gören Sultan Abdülhamîd, Yahudilerin Filistin'de toprak satın almalarını yasakladığı gibi, onların bu emellerine muvâzaa yoluyla ulaşmalarını engellemek için de, her arazisini satmak isteyenin yerini şahsi parasıyla satın alarak "emlâk-ı şahane" haline getirmiştir. Filistin Çiflikât-i Sahanesi böylece vücuda gelmiştir. Sultan Abdülhamid bunlara ilaveten oradaki müslüman nüfusu da artırma yoluna gitmiştir.

YAHUDİLERE TOKAT GİBİ CEVAP


Sultan II. Abdülhamid'e böyle bir teklifte bulunan heyetin başında siyonizmin babası Hertzl vardı.Yahudilerin bu teklifine Sultan II. Abdülhamid'in cevabı şu olmuştur:"Tahsin! Onlara de ki:Devletin borçları onun için bir ayıp değildir. Çünkü, Fransa gibi başka devletlerin de borçları vardır veborçları onlara zarar vermemektedir. Kudüs-i Şerif'i İslam'a ilk önce Hz. Ömer (r.a.) fethetmiştir. Burayı yahudilere satma kara lekesini ve Müslümanların korumam için bana tevdi ettikleri emanete ihanet etme suçunu yüklenemem. Yahudiler, mallarını kendilerine saklasınlar. Devleti Aliye'nin İslam düşmanlarının mallarıyla yapılan kalelerin arkasına sığınması mümkün değildir. Emret çıksınlar! Bir daha benimle görüşmeye veya buraya girmeye uğraşmasınlar".Siyonist lider Teodor Hertzl de anılarında, Sultan II.Aldülhamid'in kendilerine şu cevabı verdiğini yazmaktadır: "Doktor Hertzl'e bu konuda yeni adımlar atmamasını öğütleyin. Çünkü ben bir karış toprak dahi veremem. Orası benim kendi mülküm değil milletimin mülküdür. Milletim bu yer için savaşmış ve orayı kanı ile sulamıştır. Yahudiler milyonlarını kendilerine saklasınlar. Bir gün gelir de İmparatorluğum parçalanırsa işte o zaman yahudiler, Filistin'i para ödemeden alabilirler. Fakat ben sağ olduğum müddetçe bedenimin neşterle yarılması Filistin'in İmparatorluğumdan koparılmasından benim için daha kolay bir hadisedir. Bu imkansız bir şeydir. Ben daha sağ iken bedenimizin üzerinde otopsi yapılmasına asla müsaade edemem."Sultan II. Abdülhamit, 1895 yılında yazılan hatıralarında da yahudilerin Filistin'e yerleşme fikirleri hakkında oldukça ilginç noktalara parmak basmaktadır. Şöyle diyor Sultan II. Abdülhamit:"Yahudiler, Avrupa'da Doğu'da olduğundan daha fazla bir kudrete sahiptirler. Bu sebeple de birçok Avrupalı devlet çok artmış olan Semit (yahudi) ırkından kurtulabilmek için Yahudilerin Filistin'e muhaceretini iyi karşılayacaklardır. Fakat bizim memleketimizde kafi yahudi vardır. Eğer Filistin'de Müslüman Arap unsurunun faikiyetini (üstünlüğünü) muhafaza etmesini istiyorsak, Yahudilerin yerleştirilmesi fikrinden vazgeçmeliyiz. Aksi takdirde yerleştirildikleri yerde çok kısa zamanda bütün kudreti elde edeceklerinden dindaşlarımızın ölüm kararını imzalamış oluruz.... Siyonistler Filistin'de yalnız ziraat yapmak değil, orada hükümet kurmak, siyasi temsilcilerini seçmek gibi şeyler de arzuluyorlar."



SON PLAN BAŞARIYA ULAŞTI

Sultan II. Abdülhamit Han Devletin başında olduğu sürece Filistin'de yurt edinmeyeceklerini ve arz-ı mev'ud a geri geri dönmeyeceklerini anlayan Siyonistler, en son planlarını uygulamaya koydular. II. Abdülhamit'i taht'tan indirecekler veya Osmanlı'nın yıkılmasını hızlandıracaklar. Bunun için Jön Türklerle temas kurarak onları desteklemeye başladılar.
II. Abdülhamit' in tahttan indirilmesinden sonra, İttihad ve Terakki Cemiyeti yönetimi bütün azınlıkların arazi satın alabileceğine dair kanun çıkarttı. Yahudiler Filistin'de çok büyük araziler satın aldılar. Padişah'ın “arazi-i şahane” ilan ettiği topraklar, yok pahasına Yahudilere satıldı.
1.Dünya Savaşında ittihad ve Terakki Cemiyeti, Osmanlı Devleti'ni Almanya'nın safında savaşa soktu. İngiltere ve Fransa ise savaştan sonra Osmanlı Devleti'nin yıkılacağı ve Filistin'de bir Yahudi Devleti kurulacağı yönünde Yahudilere söz verdiler.
1917'de İngilizler Kudüs'ü ve diğer Filistin şehirlerini işgal ettiler. Bu arada Yahudiler, hemen bir “Siyon Ordusu” kurdular. Kudüs'e giren İngiliz kuvvetleri, beraberlerinde Siyon ordusu'nuda Kudüs'e soktular. Takip eden yıllarda Filistin'e Yahudi göçü teşvik edildi ve Yahudilerin toprak sahibi olmaları sağlandı.
Araplar Osmanlı ordusunun mağlubiyetini ve İngiliz işgalini fazla önemsemediler. Çünkü onlar Osmanlı'yı da işgalci olarak görmeye başlamışlardı. Osmanlı padişahının bir karışını bile satmam dediği Filistin topraklarını, Filistinli Arap kardeşlerimiz para karşılığı bol bol sattılar. Yahudileri, kendi elleri ve rızaları ile yerleştirdiler köylerine şehirlerine. 1919'da Filistin'de ki Arap nüfus, Yahudilerin tam 16 katı iken, 1947'de Arap ve Yahudi nüfusu eşitlenmişti.


İSRAİL KURULACAK

1908`de Meşrutiyet`ten sonra Filistin`e Yahudi göçü bir anda yoğunlaştı. İttihad ve Terakki iktidarı, 1914 Ocak`ında, Yahudiler`in Filistin`e yerleşimini önlemek için alınan tedbirleri, işe yaramadıkları gerekçesiyle yürürlükten kaldırdı. İkinci Abdülhamid gelecekte neler olabileceğini anladığı için Filistin`e Yahudi göçünü engellemek için her şeyi yapmıştı. Nitekim Sultan Abdülhamid Selanik sürgündeyken, Doktoru Atıf Hüseyin Bey`e 1911`de bu mesele ile ilgili olarak, “Para kuvveti her şeyi yapar. Yahudiler de bugün hükümet teşkil edecek değiller ya. Bu bir başlangıçtır. Gaye-i emeldir. Şimdiden işe başlayıp birçok sene hatta bin sene sonra maksatlarına muvaffak olabilirler ve zannederim ki olacaklardır da” demişti.


MANEVİ KURUCUNUN RESMİNİN ALTINDA İSRAİL`İ İLÂN ETTİLER


Birinci Dünya Savaşı yıllarında İngiltere`nin Siyonizm temsilcileriyle yapılan görüşmeler sonucu, 2 Kasım 1917`de Balfour Bildirisi yayınlandı. Bu bildiri ile Filistin`de bir Yahudi Devleti kurulması öngörüldü. Savaşın sonunda Filistin İngiltere`nin eline geçti. Yahudiler`in Filistin`e yerleşmeleri İngiltere tarafından teşvik edildi. Milletler Cemiyeti 1922`de aldığı bir kararla Filistin`deki İngiliz mandasını kabul etti. İngiltere bölgede Arap Devleti`ni kurdurmadığı gibi Yahudi göçlerine açmak suretiyle Filistin`i Araplar`dan kopardı. Filistin Arapları bu tehlikeyi gördükleri için mücadeleye başladılar. Ancak İngiltere ve diğer Batılı devletlerin desteğiyle 1948`de İsrail kuruldu. İsrail`in kuruluş bildirisi, 14 Mayıs 1948`de, ülkenin ilk devlet başkanı olan David Ben Gurion tarafından Theodore Herzl`in büyük boy bir fotoğrafının altında okundu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder