JOSEF MENGELE KİMDİR?
"Ölüm meleği"
olarak bilinen Josef Mengele Nazi toplama kampı Auschwitz-Birkenau`da yaptığı
acı verici ölümcül deneylerle tanınıyor.
Toplama kampındaki
mahkumların hangisinin öldürüleceği, zorla çalıştırılacağı ve üstünde deney
yapılacağını belirleyen SS doktorların başında geliyordu.
Mengele, Nazi
lideri Adolf Hitler'in en değer verdiği insanlardan biriydi çünkü Nazi
Almanyası için mavi gözlü, sarı saçlı saf bir ırk yaratacaktı.
Joseph Mengele: Yahudi Çocukların "Haçlı Zebanisi''...
Joseph Mengele Çocukları Seçerken |
Ölüm Meleği
O, diğer Nazilere nazaran daha kibar, daha sevecen davranışlarıyla
dikkat çekiyordu. Yahudilerle dolu trenler Auschwitz kampına getirildiğinde,
elindeki kırbacı onlara vurmak için kullanmayan ender SS üyelerinden biriydi.
Mahkumlar onun bu sevecen tavrına güveniyor ve onun söylediklerini
yapmaya gayret ediyordu. Fakat hiç biri bilmiyordu ki, onun kırbacının görevi
daha farklıydı. O kırbacını sola doğru hareket ettirdiğinde o gruptaki
Yahudiler gaz odalarına götürülüyor, sağa doğru hareket ettirdiğinde ise o
gruptakiler ağır şartlar altında çalışmak üzere ya da iğrenç deneylerde
kullanılmak üzere yaşamaya devam ediyordu. Oradaki mahkumların yaşamaları onun
kararına bağlı olduğu için ona "Ölüm Meleği" diyorlardı. Evet, o
isim; Joseph Mengele idi...
Joseph Mengele'nin Nazi Yolculuğu...
Mengele 1911 yılında
doğduktan sonra herkes onun normal bir çocuk olduğunu düşünüyordu. Zeki, aklı
başında ve çalışkan... Tıp fakültesini kazanmış ve mezun olmuştu. Yakışıklı,
çekici ve konuşmasını bilen biriydi. Büyüdüğü kasabada bütün kızların
gözdesiydi. Fakat mezuniyeti sırasında iktidarda bulunan NSDAP'in (Nasyonal
Sosyalist Alman İşçi Partisi)) fikirleri onu etkilemeyi başardı ve Nazi
olmaya karar verdi. NSDAP'ye katıldıktan bir yıl sonra Hitler'in özel koruma
ekibi olan SS birliğine girmeyi başardı ve savaşlara katıldı. Bir savaşta
yaralanıp "savaş sırasında kullanılamaz" raporu aldıktan sonra ise
Hitler tarafından Auschwitz kampına yollandı ve Alman askerlerinin güvenliği
için özel deneyler yaptı. Bu deneylerden bir çoğu insanlık dışı, vahşet dolu ve
insanın kanını donduran cinstendi...
Bazı deneyleri ise şunlardı;
Bir insanın basınca ne kadar dayanabildiğini öğrenmek için güçlü
Yahudileri yüksek basınç odalarında iç organları patlayana kadar tutmak (bu
sayede Alman paraşütçülerinin ne kadar basınca dayanabildiğini tespit ediyordu)
Alman kamuflajlarının ne kadar soğuğa dayandığını test etmek için
fiziken güçlü ve önceden doyurulmuş Yahudi mahkumlara kamuflajları giydirip
onları içi buzlu su dolu küvetlerde bekleterek kaç dakikada öldüklerini izlemek
(bu sayede Alman birliklerinin Norveç saldırısında buzlu su içinde kaç dakika
dayanabileceklerini test ediyordu)
Mahkumun midesini, mahkum hiç bir anestezik yönteme maruz bırakılmazken
çıkartıp, yemek borusuyla ince bağırsağı birleştirerek bu şekilde yaşayıp
yaşayamayacağını hesaplamak (bu deneyi onlarca kez tekrarladığına dair bulgular
var)
Farklı kan gruplarındaki insanların kanlarını birbirlerine transfer
ederek mahkumlar üzerindeki etkilerini incelemek (bu sayede farklı kan grupları
arasında transfer olasılığını gözlemliyordu)
İnsanların boylarını uzatmak için mahkum bir cüce ile normal bir insanın
bacaklarını kesip, normal insanın bacaklarını cüceye dikmeye çalışarak
bacakları kullanıp kullanamadığını gözlemlemek
Yapışık ikizleri ayırmak, ayrık ikizleri yapıştırmak... ve daha
niceleri.
Fakat Mengele'in en çok ilgilendiği mahkumlar ikiz çocuklardı. Kampa
gelen ikiz çocuklar diğer insanlardan çok daha farklı muamele görürdü. Bu
ikizler, Mengele'in diğer özel ilgi duyduğu cüceler ve sakatlarla birlikte, SS
birliği üyelerinin "hayvanat bahçesi" diye tanımladığı özel bir yerde
tutulurdu. Çünkü onlar, Mengele'in en çok merak ettiği "genetik"
biliminin birer mucizesiydi ve onların sağlıklı ve mutlu olmaları gerekiyordu.
Bunu sağlamak için ikizlere her türlü imkan sağlanmıştı.
Fakat sağlıklarını yeterince kazandıklarında, iğrenç deneyler onlar için başlardı...
Kimisinin gözüne mürekkep zerk ederek göz renginin genetiğinin değişip değişmediğini incelemeye çalışır ve onların enfeksiyon kaparak kör olmalarına sebep olurdu. Bu ikizler öldüğü zaman gözlerini bedenlerinden çıkartır ve duvarına iğnelerdi.
Bir çok ikizi uyuşturma gereği duymadan ameliyat etmiş ve bir ikizin uzuvlarından birini kesip, diğer ikize dikmeye çalışmıştı. Bir çok ikizi kastre(hadım) etmiş ve/veya cinsiyet değişimi operasyonu uygulamıştı.
Bazılarına hastalık zerk edip, hastalığın ne kadar sürede vücutta yayıldığını ve ne kadar sürede ölüme sebebiyet verdiğini ölçmüştü.
Mengele’nin Canlı Şahitleri;
Onun hakkında en doğru bilgiyi maalesef ikiz kardeşini kaybetmiş ve şans eseri canlı kalmayı başarmış bir mahkum aktarabilir:
"Mengele kardeşim Tibi'ye daha meraklıydı. Nedenini ben de bilmiyorum ama tahminime göre; o benden 10 dakika büyük olduğu içindi bu merakı.
Mengele onun üstünde bir kaç deney yaptı. İlk deneyini yaptıktan sonra Tibi kaldığımız odaya geldiğinde, Mengele'in omurgası üzerinde yaptığı deney yüzünden felç kalmıştı. İkinci deneyden sonra Tibi, Mengele'in cinsel organlarını aldığını söyledi. Dördüncü kez Tibi'yi çağırdıktan sonra, bir daha onu görme fırsatım olmadı. Benden annemi, babamı, iki büyük kardeşimi ve en sonunda da ikizimi aldı."
Canlı kalmayı başaran bir diğer kurban ise şunları söylemiştir:
"Mengele tam bir kasaptı. İnsanların iç organlarını hiç bir anestezik uygulama yapmadan çıkartıyordu. Bir keresinde bir insanın midesini ve kalbini hiç eli titremeden bedeninden ayırdığını izledim. Dehşet vericiydi.
Mengele elinde sınırsız yetkiler bulunan ve bu yetkiler yüzünden çıldırmış bir doktordu. Kimse onu sorguya çekmedi. Kimse kaç kişiyi öldürdüğünü, kaç kişiyi sakat bıraktığını saymadı. Kimse ona "neden öldürdüğünü" ya da "neden sakat bıraktığını" da sormadı. O kendini bilime adadığını düşünen bir psikopattı."
Mengele bütün inceleme sonuçlarını ve deneylerinin raporlarını Berlin'e yollamıştı. Ruslar Berlin kapısına dayanınca bu belgeler yakıldı. Bir çok kaynağa göre ise yakıldığı iddia edilerek Amerika ve Rusya'ya kaçırıldı. Zira her ne kadar iğrenç olsa da, bu deneyler "insanlar üzerinde yapılan ve kesin sonuç veren" deneylerdi ve tıp alanında büyük ilerlemeye sebep olabilirdi, oldu da. Bugün yapılan "yapışık ikizleri ayırma" operasyonunu ilk kez uygulayan Joseph Mengele'dir ve kendisi bu ayırma operasyonunu yapışık ikizler üzerinde denerken onların damar şemalarını ve diğer özelliklerini çıkartarak bu konuda büyük buluşlara imza atmıştır.
Josef Mengele'nin Brezilyadaki saf Nazi Irkı;
Ünlü
bir tarihçi Mengele'nin mavi gözlü ve sarı saçlı saf ırk oluşturmak için
Brezilya'nın Candido Godol kasabasından deneylerine devam ettiğini, hayata veda
etmeden önce de saf ırkı ortaya çıkarmayı başardığını iddia etti.
National Geografic dergisi, Brezilya'daki Candido Godol kentinde şu anda 80 ailenin yaşadığını ve bunlardan 38'inin ikiz olduğunu duyurdu.
Fakat sağlıklarını yeterince kazandıklarında, iğrenç deneyler onlar için başlardı...
Kimisinin gözüne mürekkep zerk ederek göz renginin genetiğinin değişip değişmediğini incelemeye çalışır ve onların enfeksiyon kaparak kör olmalarına sebep olurdu. Bu ikizler öldüğü zaman gözlerini bedenlerinden çıkartır ve duvarına iğnelerdi.
Bir çok ikizi uyuşturma gereği duymadan ameliyat etmiş ve bir ikizin uzuvlarından birini kesip, diğer ikize dikmeye çalışmıştı. Bir çok ikizi kastre(hadım) etmiş ve/veya cinsiyet değişimi operasyonu uygulamıştı.
Bazılarına hastalık zerk edip, hastalığın ne kadar sürede vücutta yayıldığını ve ne kadar sürede ölüme sebebiyet verdiğini ölçmüştü.
Mengele’nin Canlı Şahitleri;
Onun hakkında en doğru bilgiyi maalesef ikiz kardeşini kaybetmiş ve şans eseri canlı kalmayı başarmış bir mahkum aktarabilir:
"Mengele kardeşim Tibi'ye daha meraklıydı. Nedenini ben de bilmiyorum ama tahminime göre; o benden 10 dakika büyük olduğu içindi bu merakı.
Mengele onun üstünde bir kaç deney yaptı. İlk deneyini yaptıktan sonra Tibi kaldığımız odaya geldiğinde, Mengele'in omurgası üzerinde yaptığı deney yüzünden felç kalmıştı. İkinci deneyden sonra Tibi, Mengele'in cinsel organlarını aldığını söyledi. Dördüncü kez Tibi'yi çağırdıktan sonra, bir daha onu görme fırsatım olmadı. Benden annemi, babamı, iki büyük kardeşimi ve en sonunda da ikizimi aldı."
Canlı kalmayı başaran bir diğer kurban ise şunları söylemiştir:
"Mengele tam bir kasaptı. İnsanların iç organlarını hiç bir anestezik uygulama yapmadan çıkartıyordu. Bir keresinde bir insanın midesini ve kalbini hiç eli titremeden bedeninden ayırdığını izledim. Dehşet vericiydi.
Mengele elinde sınırsız yetkiler bulunan ve bu yetkiler yüzünden çıldırmış bir doktordu. Kimse onu sorguya çekmedi. Kimse kaç kişiyi öldürdüğünü, kaç kişiyi sakat bıraktığını saymadı. Kimse ona "neden öldürdüğünü" ya da "neden sakat bıraktığını" da sormadı. O kendini bilime adadığını düşünen bir psikopattı."
Mengele bütün inceleme sonuçlarını ve deneylerinin raporlarını Berlin'e yollamıştı. Ruslar Berlin kapısına dayanınca bu belgeler yakıldı. Bir çok kaynağa göre ise yakıldığı iddia edilerek Amerika ve Rusya'ya kaçırıldı. Zira her ne kadar iğrenç olsa da, bu deneyler "insanlar üzerinde yapılan ve kesin sonuç veren" deneylerdi ve tıp alanında büyük ilerlemeye sebep olabilirdi, oldu da. Bugün yapılan "yapışık ikizleri ayırma" operasyonunu ilk kez uygulayan Joseph Mengele'dir ve kendisi bu ayırma operasyonunu yapışık ikizler üzerinde denerken onların damar şemalarını ve diğer özelliklerini çıkartarak bu konuda büyük buluşlara imza atmıştır.
Mengele, 2. Dünya
Savaşı bitmek üzereyken Auschwitz kampından bir Alman er kıyafeti giyerek
kaçmayı başardı. 1949 yılına kadar Almanya'da kaçak hayatı sürdü ve ardından
sahte evraklarla Güney Amerika'ya kaçtı. Oradaki Neo-Nazi grupların yardımıyla
uzun yıllar yaşadı. Fakat 1985 yılında kendisine ait bazı mektupların
Brezilya'dan yollandığı keşfedilince, Brezilya'daki adrese baskın yapıldı ve ev
sahiplerinden "1979 yılında öldüğü" bilgisi alındı. Mezarı açılarak
DNA testi yapıldığında bedenin ona ait olduğu saptandı. Anlatılanlara göre
sonu; denizde yüzerken ayağına giren kramp sonucu boğulmak şeklinde oldu.
Josef Mengele'nin Brezilyadaki saf Nazi Irkı;
Dünya Bülteni /
Haber Merkezi
Nazi kamplarında
"Ölüm meleği"olarak ün yapan Nazi doktoru Josef Mengele'nin saf Alman
ırkını oluşturmak için yaptığı ölümcül deneylerin başarıya ulaştığı öne
sürüldü.
National Geografic
dergisinin iddiasına göre, Mengele Brezilya'da ücra bir kasabada ölümcül
deneylerine devam etti.
Derginin
iddiasına göre Mengele, burada yaşadığı süre içinde mavi gözlü, sarı saçlı
bir ırk oluşturmayı başardı.
Nazi lideri Adolf Hitler'in en değer verdiği insanlardan biriydi çünkü Nazi Almanyası için mavi gözlü, sarı saçlı saf bir ırk meydana getirecekti.
Nazi lideri Adolf Hitler'in en değer verdiği insanlardan biriydi çünkü Nazi Almanyası için mavi gözlü, sarı saçlı saf bir ırk meydana getirecekti.
"Ölüm
Meleği" olarak ün yapan Nazi doktoru Josef Mengele'nin Nazi toplama kampı
Auschwitz'deki ölümcül deneylerine Brezilya'da devam ettiği ortaya çıktı.
National Geografic dergisi, Brezilya'daki Candido Godol kentinde şu anda 80 ailenin yaşadığını ve bunlardan 38'inin ikiz olduğunu duyurdu.
Her şey 1960'ların başında brezilya'nın Cândido Godói kasabasında,
ilginç bir şekilde orataya çıkan ikiz gebeliklerden sonra başlıyor. Şuan ki
tarih itibariyle 4 kilometrekareye yayılmış olan kasabada 80 aile var. Bu aileler
içinde 44 çift ikiz var. Bu rakam dünya ortalamasının yüzde 1000 üzerindeymiş
efendim. Candido Godoi hala çoğunlukla alman kökenli insanların yaşadığı bir
yer. Ayrıca araştırmacıların elinde 1950-1960'lı yıllara ait, bir lisede
çekilmiş fotoğraf var, gamalı haçlı liseli öğrenciler.
Bu olayla ilgili bir sürü spekülasyon varmış, uzaylılar, çeşitli nükleer
denemeler vs. ancak en garip olanı ise tam ikizlerin ortaya çıkmaya başladığı
dönemde aynı coğrafya içinde Joseph Mengele'nin izine rastlandığı ifade
ediliyor. Mengele savaş sonrası karmaşasında sahte bir pasaportla italya
genova'ya kaçtı, ordan da 1949 yılının sonlarında güney amerika'ya giden bir
kuru yük gemisine bindi. Arjantin'in başkentine gelmişti. Mengele'nin ikiz
saplantısı devam etmekteydi.
Araştırmacılar, o yıllarda yaşamış olanların ifadelerini almışlar, buna göre mengele'nin fotoğraflarını göstermişler, evet o demişler, ara sıra kasabamıza gelen, ziyaret eden, hamile bayanlarımızı tedavi eden kişi bu diyorlarmış. İşin daha da ilginç kısmı bazı çevre kasabalarda kendini veteriner olarak tanıtan bir alman varmış. Kendilerine ikiz gebelik sağlayacak ilaçlar vereceğini, ineklerinin verimlerini arttıracak yollar vaadetmiş. Hatta şuan kasabada oldukça fazla ikiz inekler de mevcutmuş ki bunları da gösterdiler. Hatta bir inek gösterdiler ki, 4 defa ikiz doğum yapmış. Bu inek sahibi çiftçi'nin ikiz kardeşi vardı, aynı zamanda ikiz oğulları da vardı. Bu arada bu amcamın bir iddiası da var, o da kasabanın su kaynağı. Su kaynağından örnekler alınıyor ancak herhangi bir anormal sonuç meydana çıkmıyor.
Araştırmacılar, o yıllarda yaşamış olanların ifadelerini almışlar, buna göre mengele'nin fotoğraflarını göstermişler, evet o demişler, ara sıra kasabamıza gelen, ziyaret eden, hamile bayanlarımızı tedavi eden kişi bu diyorlarmış. İşin daha da ilginç kısmı bazı çevre kasabalarda kendini veteriner olarak tanıtan bir alman varmış. Kendilerine ikiz gebelik sağlayacak ilaçlar vereceğini, ineklerinin verimlerini arttıracak yollar vaadetmiş. Hatta şuan kasabada oldukça fazla ikiz inekler de mevcutmuş ki bunları da gösterdiler. Hatta bir inek gösterdiler ki, 4 defa ikiz doğum yapmış. Bu inek sahibi çiftçi'nin ikiz kardeşi vardı, aynı zamanda ikiz oğulları da vardı. Bu arada bu amcamın bir iddiası da var, o da kasabanın su kaynağı. Su kaynağından örnekler alınıyor ancak herhangi bir anormal sonuç meydana çıkmıyor.
Şimdi bir soru daha var, Buenos Aires gibi Güney Amerika'nın paris'inden
neden 800 km. uzaktaki bir brezilya kasabasına geldi Mengele? burada şu
söylenmekte, 1960'ın mayıs aylarında, en çok kan döken nazilerden birisi olan Adolf Eichmann kaçtığı Arjantin'de, mosad tarafından yakalandı. bu da Buenos Aires'te ki büyük
çoğunluktaki nazileri oldukça rahatsız etmişti, haliyle Mengele'yi de. mengele
büyük kentlerden kaçmalıydı. ilk önce paraguay'a kaçtı, dostları vardı orada,
kısa bir süre sonra hemen güneyindeki bir çiftliğe gitti, o çiftlikle Candido
Godai arasında sadece 70 km. vardı, ayrıca bu bölgede etkin bir sınır yoktu.
İstediği gibi dolaşabiliyor, her yeri ziyaret edebiliyordu. bu aşamada o
yıllarda o yollarda 800 km. gitmenin imkansıza yakın olduğunu düşündüren laflar
etmekte belgeseli yaparlar.
SİZCE BU MÜMKÜN MÜ? Kıymetli Yorumlarınızı Bekliyorum...
SİZCE BU MÜMKÜN MÜ? Kıymetli Yorumlarınızı Bekliyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder