Sorun Nasıl Ortaya Çıktı
SSCB'nin çözülme
süreci, Ermenistan'ın genişleme hedeflerini gerçekleştirebilmesi için imkân
doğurmuş, Erivan'ın bu politikaları Dağlık Karabağ Sorununun en önemli nedenini
teşkil etmiştir. Ermenistan'ın yayılmacı siyaseti, "Azerbaycan, Türkiye ve
Gürcistan'a yönelik açık, İran ve Rusya'ya yönelik ise dolaylı toprak iddiası
ileri sürmesi, bu doğrultuda Gürcistan sınırlarındaki Cevahetya ve Azerbaycan
sınırlarındaki Karabağ ve Nahçıvan bölgelerine yönelik dışarıdan saldırgan,
içeriden ayrılıkçı faaliyetler yürütmesi şeklinde ortaya çıkmıştır."
Dağlık Karabağ
Sorunu, SSCB'nin dağılmasından önce Dağlık Karabağ'da yaşayan Ermenilerin, 1988
yılında Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetine bağlanmak istemeleri ve
Ermenistan'ın da kendi meclisinde bu yönde karar alması üzerine siyasi bir
anlaşmazlık olarak ortaya çıkmıştır. "Azerbaycan ise SSCB anayasasına göre
bu istediği reddettiğini açıklamıştır. Dağlık Karabağ Sovyetindeki Ermeni
üyeler, Sovyet Ermenistan'a bağlanmak konusundaki kararlarında ısrar etmişler
ve silahlanarak, Azerbaycan Türklerine yönelik saldırılar başlatmışlardır."
Azerbaycan
topraklarına yönelik Ermeni saldırıları Yukarı Karabağ ile sınırlı kalmayıp,
Laçin, Gubadlı, Zengilan, Cebrail, Fuzuli, Ağdam ve Kelbecer'in işgali ile
devam etmiştir. "Kelbecer'in işgali sonucunda 511 kişi yaşamını yitirmiş,
321 kişi kayıp ve rehin alınmıştır."
Azerbaycan'ın
esir, kayıp ve rehin alınmış vatandaşları tespit etmek üzere kurduğu Devlet
Komisyonu, 4852 kişiyi çatışma bölgesinde kayıp şahıs olarak tescil edilmiştir.
1988-2005 yılları arasında 1368 Azerbaycan vatandaşı, Ermenistan tarafından
serbest bırakılmıştır. Bunların 169'unu çocuklar, 338'ini kadınlar ve 286'sını
yaşlılar oluşturmaktadır.
Raporlara göre
Ermenistan tarafından esir veya rehin alınmış Azerbaycan Türkleri uluslararası
örgütler tarafından gizlenmektedir.
Esarette Katledilenler
Komisyon
tarafından toplanmış bulgular, Ermenistan'ın esir olan Azerbaycan Türklerine
karşı uluslararası hukuk normlarını çiğnediğini ve aynı zamanda Savaş
Esirlerinin Korunmasına Dair 1949 tarihli Cenevre Sözleşmesi'nin hayata veya
kişiliğe kast etmek, herhangi ortamda öldürmek, bırakmak, kötü muamele veya
işkence etmek, insan onuruna dokunmak gibi taleplerini kaba bir biçimde ihlal
ettiğini kanıtlamaktadır.
Ermenistan'ın
Azerbaycan'a askeri saldırısı sırasında sivil halkın toplu şekilde öldürülmesi,
Ermenistan'da ve Azerbaycan'ın işgal altındaki Dağlık Karabağ bölgesinde esir
tutulan Azerbaycan Türklerinin işkence ve manevi baskılara maruz kalması,
katledilmesi veya yapılan işkenceler sonucunda yaşamını yitirmesi Erivan'ın
Dağlık Karabağ'daki saldırılarında açıkça görülmektedir.
Ermenistan-Azerbaycan,
Dağlık Karabağ ihtilafı döneminde insan hakları ilkelerinin Ermenistan
tarafından defalarca açıkça ihlal edilmesi çeşitli şekillerde ortaya çıkmıştır.
Bu anlamda "Askerî esirlerle davranış kuralları" konusunda III.
Cenevre Anlaşması ilkelerinin bozulması istisnai bir durum değildir.
"Mayıs 1994 tarihinde ateşkes ilan edilmiş olmasına rağmen Azerbaycan
Türk'ü esir ve rehineler, Ermenistan'da tutulmaya devam edilmiştir. Askerî esir
ve rehinelerin iadesinin hiçbir gerekçe göstermeden geciktirilmesi, aynı
zamanda I. Protokol'ün 85. maddesinin 4. kısmının 'b' şıkkının istekleri ile de
çelişen bir durumdur."
Sonuç
Olarak
Güney Kafkasya
bölgesinde iki devlet arasında çözüme kavuşturulmamış en uzun süreli çatışma
olma özelliğini koruyan Dağlık Karabağ sorunu, çözüme yönelik girişimlerde yer
alan uluslararası örgütlerin varlığı ile uluslararası bir nitelik kazanmıştır.
Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi,Dağlık Karabağ sorununa dair hala yerine getirilmeyen
dört karar kabul etmiştir.
İşgal edilen
topraklardan işgalci kuvvetlerin çekilmesi, mültecilerin geri dönüşü,
haberleşme ve nakliyeye ilişkin tüm engellerin kaldırılması öngören kararların
üzerinden 18 yıl geçmesine rağmen halen uygulanamamıştır.
İşgal altındaki
Dağlık Karabağ bölgesinde, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü hedef alan Ermeni
tacizleri devam etmektedir. BM Güvenlik Konseyi'nin işgalin sona ermesi yönünde
aldığı kararların yanı sıra, 1949 tarihli Cenevre Sözleşmesi'nin "Askeri
Esirlere Davranış Prensipleri" hakkındaki kararlar da Ermenistan
tarafından ihlal edilmektedir. Azerbaycan'da esir ve kayıplarla ilgili
çalışmaları yürüten Devlet Komisyonunun tespitlerine göre bugün hala Ermenistan
tarafından 783 Azerbaycan Türk'ü, Ermenistan ve işgal altındaki Azerbaycan
topraklarında esir olarak tutulmaktadır.
‘Donmuş çatışma’
Dağlık
Karabağ sorunu akademik çevrelerde yıllardır
'donmuş çatışma'
olarak nitelendiriliyor. Aralıklarla devam eden
çözüm müzakerelerine rağmen hem Dağlık
Karabağ-Azerbaycan temas hattında
hem de Azerbaycan-Ermenistan sınırında,
karşılıklı
ateşkes ihlalleri sık sık
tekrarlanıyor. Her iki taraftan da birkaç
askerin ölmesi ve/veya yaralanması ile sonuçlanan
bu tür sınır
çatışmaları, Ermeni ve Azeri
liderlerinin müzakere masasından sürekli uzlaşmadan
kalkmalarının
ardından hız kazandı.
2014'ün Ağustos ayında
20 yılın en kanlı
çatışmaları yaşandı.
Dağlık Karabağ
sınırında
iki gün süren çatışmalarda 13 Azerbaycan askeri
öldü. Ermenistan Savunma Bakanlığı da 20 askerinin
öldüğünü açıkladı.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği
Teşkilatı (AGİT)
ve Minsk Grubu,
artan çatışmalar üzerine, Azerbaycan ve
Ermenistan arasında kalıcı
çözüm için müzakerelerin yeniden başlatılması
çağrısı
yaptı.
Savaş içinde Savaş: HOCALI KATLİYAMI
Takvimler
26 Şubat 1992’yi gösteriyordu. Daha sonradan ‘Hocalı Katliamı’ diye anılacak
olan ve tarihe kara bir leke olarak düşecek olan olay tam da o gün yaşandı.
Katliamın üzerinden yıllar geçti fakat unutulmadı. Hocalı Katliamı’nın yıl
dönümünde, tüm öldürülenler tekrar hatırlanıyor. Peki, Azerbaycan’ın Dağlık
Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında 23 yıl önce bugün neler yaşandı?
1988'de başlayan Azeri ve
Ermeni halkı arasındaki Karabağ Savaşı devam
ediyordu. Azerbaycan Cumhuriyeti'nin Dağlık Karabağ bölgesinin en önemli
tepelerinden birisindeki Hocalı kasabası Ermeni güçleri için önemli bir askerî
hedef niteliği taşıyordu.
Azeri resmî kaynaklarına göre, 1992 yılında Ermeni güçleri 25 Şubatı 26 Şubat'a bağlayan gece Hocalı kasabasının giriş ve çıkışını kapadılar. 83 çocuk, 106 kadın ve 70'den fazla yaşlı dahil olmak üzere toplam 613 Azeri vahşice öldürüldü, toplam 487 kişi ağır yaralandı.
Sekiz aile tamamen yok oldu, 487 kişi sakat kaldı ve 1275 kişi esir alındı. Esir alınanlardan 68’i kadın ve 28’i çocuk toplam 150 kişinin yaşayıp yaşamadığı belli değildir.
Azeri resmî kaynaklarına göre, 1992 yılında Ermeni güçleri 25 Şubatı 26 Şubat'a bağlayan gece Hocalı kasabasının giriş ve çıkışını kapadılar. 83 çocuk, 106 kadın ve 70'den fazla yaşlı dahil olmak üzere toplam 613 Azeri vahşice öldürüldü, toplam 487 kişi ağır yaralandı.
Sekiz aile tamamen yok oldu, 487 kişi sakat kaldı ve 1275 kişi esir alındı. Esir alınanlardan 68’i kadın ve 28’i çocuk toplam 150 kişinin yaşayıp yaşamadığı belli değildir.
“Hala nefes alan 10 yaşındaki kız çocuğunu cesetlerin üstüne fırlattı”
Hocalı Katliamı vahşetini yaşayan Ermeni
gazeteci Daud Kheriyan, o gün yaşananları böyle aktarıyor: “Gaflan denen ve
ölülerin yakılmasıyla görevli Ermeni grup, Hocalı Kasabası’nın 1 kilometre
batısında bir yere 2 mart günü 100 Azeri ölüsünü getirip yığdı. Son kamyonda 10
yaşında bir kız çocuğu gördüm. Başından ve elinden yaralıydı. Yüzü morarmıştı.
Soğuğa, açlığa ve yaralarına rağmen hala yaşıyordu. Çok az nefes alabiliyordu.
Gözlerini ölüm korkusu sarmıştı. O sırada Tigranyan isimli bir asker onu tuttuğu gibi öteki cesetlerin üstüne fırlattı. sonra tüm cesetleri
yaktılar. Bana sanki yanmakta olan ölü bedenler arasından bir çığlık işittim
gibi geldi. Yapabileceğim bir şey yoktu”
Ermeni komutan Melkonyan gördüklerini günlüğünde anlattı.
Eski ASALA eylemcilerinden
Monte Melkonyan, Hocalı'ya yakın bölgede Ermeni askeri birliklere komutanlık
yapmış ve katliamdan bir gün sonra Hocalı çevresinde gördüklerini günlüğünde anlatmıştır.
Melkonyan'ın olümünden sonra, Markar Melkonyan kardeşinin günlüğünü Benim
Kadeşimin Yolu (My Brother's Road) başlığıyla ABD'de çıkardığı kitapta Hocalı
Katliamı şöyle tasvir ediliyor:
“Bir gece önce akşam 11 civarında, 2.000 Ermeni savaşçısı, Hocalı'nın üç tarafındaki yüksekliklerden ilerleyerek, kasaba sakinlerini doğudakı açılışa doğru sıkıştırmışlar. 26 Şubat sabahına kadar mülteciler Dağlık Karabağ’ın doğusuna ulaşmış ve Azeri kenti Ağdam'a doğru inmeye başlamışlar. Buradaki tepeciklerde yerleşen sivilleri güvenli arazide takip eden Dağlık Karabağ askerleri onlara ulaşmışlar. Mülteci kadın Reise Aslanova İnsan Hakları İzleme Örgütüne verdiği açıklamada "Onlar sürekli ateş ediyorlardı" diye konuşmuştu. Arabo'nun savaşçıları daha sonra uzun zaman kalçalarında taşıdıkları bıçakları kınlarından çıkararak bıçaklamaya başlamışlar”
“Bir gece önce akşam 11 civarında, 2.000 Ermeni savaşçısı, Hocalı'nın üç tarafındaki yüksekliklerden ilerleyerek, kasaba sakinlerini doğudakı açılışa doğru sıkıştırmışlar. 26 Şubat sabahına kadar mülteciler Dağlık Karabağ’ın doğusuna ulaşmış ve Azeri kenti Ağdam'a doğru inmeye başlamışlar. Buradaki tepeciklerde yerleşen sivilleri güvenli arazide takip eden Dağlık Karabağ askerleri onlara ulaşmışlar. Mülteci kadın Reise Aslanova İnsan Hakları İzleme Örgütüne verdiği açıklamada "Onlar sürekli ateş ediyorlardı" diye konuşmuştu. Arabo'nun savaşçıları daha sonra uzun zaman kalçalarında taşıdıkları bıçakları kınlarından çıkararak bıçaklamaya başlamışlar”
İnsan Hakları
İzleme Örgütü, Hocalı Katlimı’nı Dağlık Karabağ Savaşı içerisinde yapılan en
büyük katliam olarak niteledi. Azerbaycan Parlamentosu katliamın
"soykırım" olduğunu ilan etti.
İnsan Hakları İzleme Örgütü İcra Direktörü, sivil ölümlerden Karabağ Ermeni güçlerinin doğrudan sorumlu olduğunu belirtti. Azeri güçlerin sivillerin kaçışını engellediğine ve sivillere ateş açtığına dair argümanı destekleyen herhangi delilin içermediğini ifade etti.
İnsan Hakları İzleme Örgütü İcra Direktörü, sivil ölümlerden Karabağ Ermeni güçlerinin doğrudan sorumlu olduğunu belirtti. Azeri güçlerin sivillerin kaçışını engellediğine ve sivillere ateş açtığına dair argümanı destekleyen herhangi delilin içermediğini ifade etti.
Katliyamı
Anlatan Belgesel ve Videolar (linkleri)
Hocalı Soykırımı / Xocalı Soyqırımı (Belgesel) - Khojaly Genocide (Documentary)
https://www.youtube.com/watch?v=bOpU7TwvhTc
(şiddetle tavsiye ederim izleyin)
"FERYAD"- "the CRY" by Azerbaycanfilm studio,1993 (with English subtitles)
https://www.youtube.com/watch?v=mHkhk0TRQ_A
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder